top of page

İç Mimari | Tasarım

Sanatın daima bir psikoloji prensibinin olduğunu düşünmekte ve buna yönelik araştırmalar yapmaktadır. Bu sayede, iç mimari ile psikoloji arasındaki ilişkiyi her daim çok yönlü düşünerek tasarımlar yapmayı amaçlamaktadır.

Her tasarımın kendine özgü bir dili ve hikayesi olduğunu düşünmektedir. Tasarımın kurgusuna, işleyişine ve süreçlerine psikoloji dinamikleri, organizasyon becerileri ve yazı yazma hobisi de bu çok yönlü bakış açısına eşlik etmektedir.

Mekan ve Psikoloji

Lefebvre'nin anlayışında mekan, duyular ile algılanan canlı bir yapıdır. Lefebvre mekanı algılamak için üç olgudan bahseder. Bu olgu "mekansal üçlü" olarak üzerinde durduğu algılanan, tasarlanan ve yaşanan mekanlar kavramlarıdır.

Pallasma ise insanın mimariyi görsel, işitsel, tensel, koku, tat, yer-yön algısı gibi tüm duyularıyla algıladığını savunur. Bir çok araştırmaya göre iç mekanlarda algının önemli bir yeri olduğu savunulur. Bunlara istinaden insan bir mekanı deneyimlerken tasarımı çok yönlü olarak tecrübe eder.

 

Mimaride çoğu zaman oluşturulan hacimler insan bedenini baz aldığı gibi mekansal algıyı etkileyen ölçek, renk, doku, desen, malzeme, gün ışığı, ışık-gölge, mobilya ve aksesuar, doğa ve biyofili gibi kavramları da tasarımın içerisinde barındırır. Bunlar göz önünde bulundurulduğunda tasarlanan mekanın içerisinde hareket eden insan bedeni mekanı algıladıkça mekanı hissetmeye başlar. Mekanı hissetmeye başlayan insan beyni, tasarlanan mimari içerisinde hissettikleriyle kendi ve mekan arasında ilişki kurması mümkün hale gelir.

bottom of page